26 Mayıs 2015 Salı

Neyse Evde Kılarım

Ahşap kapıyı yavaşça çekti ve kapıyı kapattı. Elindeki anahtarı paspasın altına koydu. Cebinde anahtar taşımayı seven birisi değildi. 90'lardan kalma bir binanın içinde, rutubetli duvarların, eskimiş merdivenlerden ağır adımlarla binanın çıkışına ilerledi. Yüreği el vermesede çok para verip aldığı ceketinin, iç cebinden sigarasını çıkartıp, ağzına doğru götürdü. Bir yandan da çakmağını arıyordu, buldu... Artık rahatlıkla yoluna devam edebilirdi. Sağında bakkal, solunda kıraahatane önünde oturmuş yaşlı amcalar... Eskiyle bağını koparamamış bir mahallede yoluna devam etmekte... Her gün evden çıktıktan sonra ilk iş olarak gittiği yere varmaktaydı. Artık aralarında sadece küçük bir cadde vardı. Arabaların hız mesafelerini ayarlayıp karşıya geçmekteydi, ilk denemesinde adımını atmasıyla geri çekilmesi bir oldu. İkinci sefer bütün cesaretini ve zekasını kullanarak karşıya geçmeyi başardı ve yüzünde mutlu bir tebessüm bıraktı. Sigarası da bitmek üzereydi. Filmlerdeki bir edayla sigarasını atıp devam etti. Bank boştu. Her zamanki gibi gitti ve oturdu. Kız kulesini karşısına alıp başarılı olmanın rahatlığıyla geriye doğru yaslandı. Bir müddet böyle kaldıktan sonra elini yine yeni aldığı ceketinin içine daldırdı. Bir sigara daha vakit dolmadan bir sigara daha.. Her zamanki gibi orada bulunan Ömer abiden çayını alıp sigarasını içmeye koyuldu. Sigarasının sonu gelmekteydi. Vakit dolmuştu. Öğlen ezanı... Bardağı bankın üzerine koydu, yanına da 1₺. Kalkerken orta parmağı ve baş parmağının yardımıyla sigarasını denizini içine doğru fırlattı.         Camiye doğru yola koyuldu. Yolda geçmişi düşünüyordu. Geçmişine göre geleceğini nasıl tasarlayacağını... Olduğu yerde durdu... Aklına çorabının delik olduğu geldi. Bu halde camiye gidemezdi. Rotasını tekrar evine çevirdi 'Neyse evde kılarım' diyerek.

@hhemingway_

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder