25 Mayıs 2015 Pazartesi

Sevgili Reçel Blog Tayfası

Öncelik Turşu Blog girişimi çok yanlış anlaşıldı. Evet, mizah yaparken ciddiye alınmak da güzel tabi. Ancak Reçel Blog ekibinin entelektüel hezeyanlarını basbayağı alaya aldığımız yazıların bile sosyal medyada bu kadar dikkate alınması güzel tabi. Önümüzdeki günlerde tacize uğrayan erkeklerin hikayeleri, At Pazarı'nda kadın bakışlarından kaçmak için Dayıların oraya sığınıp taburede kitap okumak zorunda kalan entelektüel - edebiyatçı - İslamcı gençlerin acıları, Metrobüs'te kadınlara yer vermek zorunda kalan erkeklerin Beylikdüzü'ne ulaşana kadar yaşadıkları ve evleneceği kızın yanında ev işleri yapmayı ne kadar da çok sevdiğini anlatmak isteyen romantiklerin ikilemi dahil pek çok konuyla karşınızda olacağız. Fakat öncesinde bazı konuları açıklığa kavuşturalım dedik.

Sevgili Reçel Blog tayfası,

Öncelikle bize teşekkür etmeniz lazım. Çünkü bizi tekfir etmenize rağmen sizi tekfir etmiyoruz ve bazı, bir takım hatalı düşüncelerle kendinize yazık etseniz de sizi seviyoruz. Yani öyle çok sevmiyoruz da yine de seviyoruz. Sizi anlamadığımızı düşünüyorsunuz fakat biz sizi anlıyoruz. Bakın biliyoruz, Türkiye'nin en iyi üniversitelerinde okudunuz, acayip özgür olduğu iddia edilen bir ortamla tuvalete gitmenin bile kurallarının belli olduğu geleneksel bir toplum arasında kaldınız, bu ikilem içerisinde feci şekilde cool insanların yanında varlık göstermek istediniz, sonunda bir kültürel çatışma, bir kimlik bunalımı, bir geçiş döneminin ardından kadınlara kadın olarak, insan olarak değil de 'Bacı' olarak bakan ve evleneceği kızdan da 'Helalim olacak kız' diye bahseden insanlardan bu dönemin hırsını çıkarmaya çalışıyorsunuz. Hayır bunları niye söylüyoruz? Yani biz sizi anlıyoruz.

Sen tut Boğaziçi Üniversitesi'nde Sosyoloji oku, sonra tut acayip konular öğren, Giddens, Durkheim, Franz Fanon, Baudrillard, Sartre , Simülasyon Kuramı filan deyip yüksek lisans, doktora filan derken tam da pHd yapacağın alanla ilgili hayaller kurarken karşına Annen çıktı ve dedi ki evlen. Aslında ya evlenip evinin hanımı, kocanın kadını, çocuklarının anası olmalıydın ya da hiç evlenmeyip sosyolojinin hanımı, akademinin kadını ve kitaplarının anası olmalıydın. Bir an gaza geldin ve ev işlerinde sana yardım edeceğini sandığın bir adamla evlendin. Sonra baktın ki ev işleri, çocuk bakımı ve okul bir arada olmuyor sonra anne olmakla öğrenci olmanın aynı anda yürümeyeceğini görmenin hırsıyla Reçel Blog insanı oldun. Bir nevi grup terapisi uyguluyorsunuz orada birbirinize yani farkındayız. Masonik bir örgüt olmadığınızı filan da biliyoruz.

Neyse hikaye uzun. Acayip taciz hikayeleri yazdınız. Başörtülü görülmekten rahatsız oldunuz. Kadın olduğunuzun fark edilmesini istediniz. Erkeklerin sizi yönettiğini öne sürdünüz. Bakın dikkat edin, bunların hiç birisine karşı çıkmadık. Nihayetinde otobüste başörtülüsü başörtüsüzü fark etmez kadını taciz eden erkekleri döverek orta kapıdan atan bir kültürün çocuklarıyız biz. Kadın anamızdır, bacımızdır, karımızdır. Bizim değilse başka birisinin anasıdır, bacısıdır, karısıdır. O nedenle kadının birisine dokunan hepsine dokunacak potansiyele sahiptir ve dövülerek rehabilite edilesidir. Eğer mesele kadını taciz edeni yola getirmekse devletimizin izin vermesi durumunda taciz sorununu da kadını dövme sorununu da bir ay gibi kısa bir sürede kendi yöntemlerimizle çözeceğimizi garanti ediyoruz. Verin yetkiyi görün etkiyi.

Bu arada biz ak troll olmadığımız gibi baya bildiğiniz İslamcıyız. Partisiz, Saadet Partili, eski Müs-Genç yeni Müs-Genç filanız. Sandığınız gibi acayip işlerle de uğraşmıyoruz. Çoğumuzun en büyük hobisi Duvar Dibi'nde İsmet Özel okuyup ortamlarda AK Parti'ye ufaktan laf çakmak. Bununla birlikte Müslümanları topyekün sorunlu addettiğiniz ve tamamının bir garabet içerisinde olduğunu düşünecek kadar Fatih'ten uzaklaşıp Boğaziçili, Taksimli veya Aksaraylı olduğunuz için bizimle ilgili ciddi şekilde saçmalıyorsunuz. Ciddi gülüyoruz. Ak troll maaşı aldığını söylediğiniz gençlerin bir kısmı Somuncu Baba'da veresiye çay içiyor lan ne maaşı? HDP'nin söylemediği, sola yancılık yapmayan, sosyalizmin İslamileştirilmesi gibi uçuk bir projeye hoş bakmayan kim varsa hemen ak troll öyle mi? Neyse, biz İstanbul Üniversitesi'nde komünist pataklayıp geceleri Fatih'te sizin yerinize de kadın bedeninin metalaştırıldığı bilboard reklamlarını boyayan gençleriz, abartmanıza gerek yok.

Ha neden Turşu Blog dedik, öyle acayip bir derinliğimiz yok. Zaten biz özünde okulsuz toplumcuyuz, Ivan İlyiç Reis'in fedaileriyiz. Akademinin bilime tecavüz ettiğini, profesörlerin pek çoğunun kendisini yarı tanrı filan sandığını düşünüyoruz. Hatta bazen bir adım daha ileri atıp üniversitesine de rektörüne de ağız dolusu saydırıyoruz. 

Neyse yani, işte böyle. Bendeniz artık Abdulkahhar Mukimoğlu ismiyle Turşu Blog neferi olarak yazılarımı sürdüreceğim. Neden mi Abdulkahhar Mukimoğlu? Düşündüm düşündüm en maskülen isim olarak bunu buldum. Hani reçel kelimesi çağrışımı itibariyle ne kadar feminense ve turşu kelimesi de çağrışımı itibariyle ne kadar maskülense bendenizin müstear ismi de bir o kadar maskülen. Böyle olsun istedim. Sizi seviyoruz ve zaten kadınları sevdiğimiz için toplumu size karşı uyarıyoruz. Tabi bazı hatalarımız da olmadı değil. Size karşı kutsal mücadelemizin başında sizin viralinizi yapmaya kadar vardırdık işi ama sonradan fark ettik.

Son söz yerine: Çocuk bakmaktan mı sıkıldınız? Ev işleri mi ağır geliyor? Başörtüsü gibi belirgin bir simgeyi kafalarında taşımadıkları için İslamcı erkeklerin görünmez olup her halt ettiğini düşünecek kadar şizofrene mi bağladınız? Çocuğunuzla birlikte doktora yapmaya kalktınız ve sınıfa çocuğunuzla gitmenizden profesör rahatsız mı oldu? Çözüm basit. Kur'an okuyun. Kocanıza itaat etmeyi dedin. Babanızla konuşun ve buhranlarınızı anlatın. Okulu bırakın. Doktora çocuğunuzdan daha kutsal değil bunu bilin. İslamcı erkeklerin büyük bedeller ödediğini, İslami Hareket tarihi boyunca yüzlerce gencin toprakları kanıyla suladığını hatırlayın. 28 Şubat sürecinden bu yana hala  görünmez sandığınız yüzlerce İslamcı erkeğin cezaevinde yattığını göz önüne alın. Bu blog yazarlarının içerisinde bile o süreçte yargılananların büyük sıkıntılar çekenlerin, siz başörtünüzle okula girebilesiniz diye olmadık militanlıklar yapanlar da olduğunu bilin ve az biraz edepli olun. Edep hem erkeğe hem kadına ziynettir.

Özünüze dönmeyecek misiniz? Biz feminizm vitrininde İslamcılık, sol pazarında başörtülülük mü satacağız diyorsunuz? Hayırlı işler canım, bize ne?

Artık bizim baskımızı filan üzerinizde hissetmenize gerek yok. Çünkü sizin başınızda örtü zaten bizim uğruna dayak yediğimiz, sorgulardan geçtiğimiz, yargılandığımız, sicilimizi yaktığımız, askerliğimizi psikopatlarla birlikte yapmamıza sebep olan, hayatı birkaç sene ertelediğimiz başörtüsü değil demek ki. Madem başınızdaki örtüden bu denli rahatsızsınız ve başörtülü kadın olarak görülmekten bile rahatsız olacak kadar özgüven kaybına uğradınız. Başınızdaki örtünün varlığından ya da yokluğundan bağımsız olarak kalbinizi kaybetmişsiniz kardeşim. Allah yardımcınız olsun.

1 yorum:

  1. Ben bir müslümanın, ben bir kadınım, ben bir reçel takipçisiyim ve aynı zamanda bir feministim. İnandığım düşüncelerin hiçbiri de söylediğin gibi başörtüsüne saldırmıyor. Ne benim ne de başka bir kadının senin yada başka bir erkeğin korumasına da ihtiyacı yok bu yüzden kendini boşuna yorup insanlarla kavga etmene gerek yok. Biz kendimizi korur ve savunuruz. Anlatılan taciz ve tecavüz hikayeleri gerçekten uydurmaca olsaydı her gün onlarca kadın tecavüze uğrayıp öldürülmezdi, onlarca kadın psikolojik tedavi görmek zorunda kalmazdı. Yaptığımız hiçbir işte bize ağır gelmiyor sadece eğer evin temizliğini kadın yapacaksa, yemeğini kadın yapacaksa, senin ayak işlerinle uğraşacaksa bir de ikinizin çocuğunun tüm sorumluluğunu o üstlenecekse sen ne işe yarıyorsun?

    YanıtlaSil